"Mimari eserler fazla çirkinliğe fazla tuhaflığa karşı dayanıklı değillerdir. Gülünç bir resim levhasına bakmamak fena bir şiiri, ahenksiz bir musikiyi dinlememek suretiyle bunların zararlı etkilerinden ruhumuzu koruyabiliriz; fakat fena mimarın eserinden sakınmak kolay
bir iş değildir. Aciz bir hayal dünyası, fakir bir ruh, yol ortasına dikilmiş taştan koca bir şekle
dönüşünce bütün bir şehrin manevi sıhhatini nesillerce bozmak kuvvetinde bir tehlike olur. " (Ahmet Haşim,"Yeni İstanbul" ,Bize göre)
TAKDİM
Fethiye Nur AKKAYA meslektaşımız, çok ilgi çekici teorik bir konuyu cesaretle ele alıp, başarıyla elinizdeki eseri hazırlamıştır. Aslında somut anlam ve etkileri de olan, zor bir iş başarmıştır; okuduğunuzda bu kanaatime katılacağınızı düşünüyorum.
Estetik alana İdarenin müdahil olmasının ortaya çıkaracağı mahzurlar ortadadır. Resmi bir estetik belirleme yaklaşımı, esasında kavramın özüne aykırılık teşkil edecektir. Estetik gibi hareketli ve çok boyutlu bir kavramı sabitleştirmek doğru olmadığı gibi, mümkün de olmasa gerektir. Nitekim belli bir zaman diliminde idarenin estetik tercihte bulunması, bu sabitleştirme aşamasında isabetli ve uygun görülse dahi, hiç kuşkusuz zamanın değişmesiyle derhal kavramın özünü zedeleyecek bir donukluğa yol açacaktır. Kaldı ki aynı zaman dilimi içinde de "estetik" anlayışında çok farklılıklar olacaktır.
Estetik olana idare karar vermemelidir. Ancak estetik kaygılar taşımayan, üstelik olumsuz etkileri kalıcı nitelik taşıyan yapıların toplum için "zehirleyici etkileri"ne İmar Hukuku kapsamında engel olmaya yönelik hukuki araçlar geliştirilmelidir. Hiçbir estetik kaygı taşımayan, tam tersine estetik duyguları öldürmeye yönelik etkiler taşıyabilen yapılar, şehirlerin ve içinde yaşayanların kültürel birikimlerini eritmekte, aslında barınma imkânı sağlamış gibi gözükse de birçok hakkını da çiğnemektedir.
Dünya örnekleri göstermektedir ki, ekonomik gerekçeler, yoğun göçlerle ortaya çıkan barınma sorunları gerekçe gösterilerek yüzlerce yıl içinde oluşmuş, incelmiş bir medeniyet; otuz - kırk yıl içinde yıkılabilmekte, üstelik yerine, herhangi bir kültürel/estetik değer de, genelde konulmamaktadır.
Dolayısıyla zamanın sınamasından geçmiş ve çok taraflı faydaları tespit edilmiş olduğu için bazı renkler, bazı yapı elemanları, çatı biçimi gibi tercihlerin hukuken korunması, giderek icbar edilmesi, aykırılıklarla mücadele edilmesi de zaman içinde "estetik kamu düzeni"ni korumak adına meşruluk kazabilmektedir. Hâlihazır durumda hiç de kolay olmayan konunun teorik boyutu, çok sağlam bir inceleme, düşünme ve değerlendirme yöntemi gerektirmektedir.
İdare Hukukunun çeşitli alt dallarında özellikle İmar Hukuku'nda estetik kamu düzeni kavramının giderek önem kazanacağı hiç kuşkusuzdur.
Bir ders hazırlığı dolayısıyla rastladığım Ahmet Haşim'in şu paragrafı ne kadar önemli:
"Mimari eserler, fazla çirkinliğe, fazla garabete mütehammil değildir. Gülünç bir resim levhasına bakmamak, fena bir şiiri veya ahenksiz bir musikiyi dinlememek suretiyle bunların muzır tesirlerinden ruhumuzu vikaye edebiliriz, fakat fena mimarın eserinden sakınmak kolay bir iş değildir. Aciz bir muhayyile, fakir bir ruh, yol ortasına dikilmiş taştan koca bil' şekle inkılap edince, bütün bir şehrin manevi sıhhatini, nesillerce, bozmak kudretinde bir tehlike olur. Son senelerin ağlanacak, sahte mimarisi yüzünden değil midir ki ruhumuzun bedii kabiliyetine delil aramak için eslafın (ataların) asarına (eserlerine) başvurmaktan başka çare bulamıyoruz." (Ahmet Haşim, "Yeni İstanbul", İkdam Gazetesi, 18.06.1928. in Ahmet Haşim, "Yeni İstanbul", Bize Göre ve Bir Seyahatin Notları, Hazırlayan: Doç. Dr. Mustafa Çiçekler, Alkım Yayınevi, 2006, sf. 63-64)
Çirkin yapıların bir "şiddet hareketi" sayılması gerektiğini yazanlar da olmuştur. Gerçekten de çirkin bir yapı, Ahmet Haşim'in yazdığı gibi, sakınılması mümkün olmayan bir saldırı oluşturmaktadır. Bunu idare görev edinmezse, kim engel olabilir!
Bu durumda estetiğin ne olduğunu söylemek açısından değil ama estetik kamu düzenine tehdit oluşturan "sorun"larla, bunların tespitinden başlayarak, uygun araçları ve usulleri kullanmak gündemiyle birlikte hukukun ilgilenmesi kaçınılmazdır.
Yazarın bu ilgiyi göstermesi önemli ve değerlidir. Bir ilk olmanın mazur göstereceği zayıflıkların çoğunu aşabilmiştir. Hukukçuların ele alarak tartışması, düşünce üretmesi gereken bir konuyu ele alarak, hukuk dünyasının bu alandaki görevini ihmal etmesinin sorumluluğunu azaltmaya yönelik boyutuna da müteşekkirim. Ortaya koyduğu veriler mutlaka yeni ilgiler doğuracak, aynı yönde veya farklı yönde fikir üretmeye zemin teşkil edecektir. Konu ve ele aldığı konuların çağrıştırdıklarıyla hukuk dünyasına katacağı yeni ilginin çok besleyici olacağı kanaatindeyim. Gösterdiği gayret ve ciddiyet için içten tebrik ve teşekkür ederim.
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ
Birinci Bölüm
Kent Estetiği Kavramı, Hukuki Bakımdan Anlam İşlev ve Sonuçları
I. KAVRAM
A. ESTETİK
B. ŞEHİR VE KENT
C. KENT ESTETİĞİ
II. HUKUKİ BAKIMDAN KENT ESTETİĞİ KAVRAMININ ANLAM VE İŞLEVİ
A. KAVRAMIN TANIMLANMASI ZORLUĞU
B. POZİTİF HUKUKUN KENT ESTETİĞİNE YÜKLEDİĞİ ANLAM
C. KENT ESTETİĞİ VE HUKUK İLİŞKİSİ
İkinci Bölüm
Estetik Temelli İdari Faaliyetlerin Temel Hak ve Özgürlüklerle İlişkisi
I. GENEL OLARAK
II. KAVRAMIN TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERLE TEMAS NOKTALARI
A. ESTETİK BİR KENTTE YAŞAMAK BİR HAK MIDIR?
B. TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERLE ÇATIŞMA NOKTALARI
Üçüncü Bölüm
İdarenin Kent Estetiği Alanına İlişkin Faaliyetleri
I. İDARİ KOLLUK DIŞINDA KENT ESTETİĞİNİ SAĞLAMAYA YÖNELİK İDARİ FAALİYETLER
II. İDARİ KOLLUK FAALİYETİ
A. İDARİ KOLLUK FAALİYETİNİN AMACI OLARAK KAMU DÜZENİ
B. MEVZUAT VE UYGULAMADAN ÖRNEKLERLE ESTETİK KOLLUK USULLERİ
C. İLKELER VE ÖNERİLER
SONUÇ
KAYNAKÇA
TAKDİM
Fethiye Nur AKKAYA meslektaşımız, çok ilgi çekici teorik bir konuyu cesaretle ele alıp, başarıyla elinizdeki eseri hazırlamıştır. Aslında somut anlam ve etkileri de olan, zor bir iş başarmıştır; okuduğunuzda bu kanaatime katılacağınızı düşünüyorum.
Estetik alana İdarenin müdahil olmasının ortaya çıkaracağı mahzurlar ortadadır. Resmi bir estetik belirleme yaklaşımı, esasında kavramın özüne aykırılık teşkil edecektir. Estetik gibi hareketli ve çok boyutlu bir kavramı sabitleştirmek doğru olmadığı gibi, mümkün de olmasa gerektir. Nitekim belli bir zaman diliminde idarenin estetik tercihte bulunması, bu sabitleştirme aşamasında isabetli ve uygun görülse dahi, hiç kuşkusuz zamanın değişmesiyle derhal kavramın özünü zedeleyecek bir donukluğa yol açacaktır. Kaldı ki aynı zaman dilimi içinde de "estetik" anlayışında çok farklılıklar olacaktır.
Estetik olana idare karar vermemelidir. Ancak estetik kaygılar taşımayan, üstelik olumsuz etkileri kalıcı nitelik taşıyan yapıların toplum için "zehirleyici etkileri"ne İmar Hukuku kapsamında engel olmaya yönelik hukuki araçlar geliştirilmelidir. Hiçbir estetik kaygı taşımayan, tam tersine estetik duyguları öldürmeye yönelik etkiler taşıyabilen yapılar, şehirlerin ve içinde yaşayanların kültürel birikimlerini eritmekte, aslında barınma imkânı sağlamış gibi gözükse de birçok hakkını da çiğnemektedir.
Dünya örnekleri göstermektedir ki, ekonomik gerekçeler, yoğun göçlerle ortaya çıkan barınma sorunları gerekçe gösterilerek yüzlerce yıl içinde oluşmuş, incelmiş bir medeniyet; otuz - kırk yıl içinde yıkılabilmekte, üstelik yerine, herhangi bir kültürel/estetik değer de, genelde konulmamaktadır.
Dolayısıyla zamanın sınamasından geçmiş ve çok taraflı faydaları tespit edilmiş olduğu için bazı renkler, bazı yapı elemanları, çatı biçimi gibi tercihlerin hukuken korunması, giderek icbar edilmesi, aykırılıklarla mücadele edilmesi de zaman içinde "estetik kamu düzeni"ni korumak adına meşruluk kazabilmektedir. Hâlihazır durumda hiç de kolay olmayan konunun teorik boyutu, çok sağlam bir inceleme, düşünme ve değerlendirme yöntemi gerektirmektedir.
İdare Hukukunun çeşitli alt dallarında özellikle İmar Hukuku'nda estetik kamu düzeni kavramının giderek önem kazanacağı hiç kuşkusuzdur.
Bir ders hazırlığı dolayısıyla rastladığım Ahmet Haşim'in şu paragrafı ne kadar önemli:
"Mimari eserler, fazla çirkinliğe, fazla garabete mütehammil değildir. Gülünç bir resim levhasına bakmamak, fena bir şiiri veya ahenksiz bir musikiyi dinlememek suretiyle bunların muzır tesirlerinden ruhumuzu vikaye edebiliriz, fakat fena mimarın eserinden sakınmak kolay bir iş değildir. Aciz bir muhayyile, fakir bir ruh, yol ortasına dikilmiş taştan koca bil' şekle inkılap edince, bütün bir şehrin manevi sıhhatini, nesillerce, bozmak kudretinde bir tehlike olur. Son senelerin ağlanacak, sahte mimarisi yüzünden değil midir ki ruhumuzun bedii kabiliyetine delil aramak için eslafın (ataların) asarına (eserlerine) başvurmaktan başka çare bulamıyoruz." (Ahmet Haşim, "Yeni İstanbul", İkdam Gazetesi, 18.06.1928. in Ahmet Haşim, "Yeni İstanbul", Bize Göre ve Bir Seyahatin Notları, Hazırlayan: Doç. Dr. Mustafa Çiçekler, Alkım Yayınevi, 2006, sf. 63-64)
Çirkin yapıların bir "şiddet hareketi" sayılması gerektiğini yazanlar da olmuştur. Gerçekten de çirkin bir yapı, Ahmet Haşim'in yazdığı gibi, sakınılması mümkün olmayan bir saldırı oluşturmaktadır. Bunu idare görev edinmezse, kim engel olabilir!
Bu durumda estetiğin ne olduğunu söylemek açısından değil ama estetik kamu düzenine tehdit oluşturan "sorun"larla, bunların tespitinden başlayarak, uygun araçları ve usulleri kullanmak gündemiyle birlikte hukukun ilgilenmesi kaçınılmazdır.
Yazarın bu ilgiyi göstermesi önemli ve değerlidir. Bir ilk olmanın mazur göstereceği zayıflıkların çoğunu aşabilmiştir. Hukukçuların ele alarak tartışması, düşünce üretmesi gereken bir konuyu ele alarak, hukuk dünyasının bu alandaki görevini ihmal etmesinin sorumluluğunu azaltmaya yönelik boyutuna da müteşekkirim. Ortaya koyduğu veriler mutlaka yeni ilgiler doğuracak, aynı yönde veya farklı yönde fikir üretmeye zemin teşkil edecektir. Konu ve ele aldığı konuların çağrıştırdıklarıyla hukuk dünyasına katacağı yeni ilginin çok besleyici olacağı kanaatindeyim. Gösterdiği gayret ve ciddiyet için içten tebrik ve teşekkür ederim.
İÇİNDEKİLER
GİRİŞ
Birinci Bölüm
Kent Estetiği Kavramı, Hukuki Bakımdan Anlam İşlev ve Sonuçları
I. KAVRAM
A. ESTETİK
B. ŞEHİR VE KENT
C. KENT ESTETİĞİ
II. HUKUKİ BAKIMDAN KENT ESTETİĞİ KAVRAMININ ANLAM VE İŞLEVİ
A. KAVRAMIN TANIMLANMASI ZORLUĞU
B. POZİTİF HUKUKUN KENT ESTETİĞİNE YÜKLEDİĞİ ANLAM
C. KENT ESTETİĞİ VE HUKUK İLİŞKİSİ
İkinci Bölüm
Estetik Temelli İdari Faaliyetlerin Temel Hak ve Özgürlüklerle İlişkisi
I. GENEL OLARAK
II. KAVRAMIN TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERLE TEMAS NOKTALARI
A. ESTETİK BİR KENTTE YAŞAMAK BİR HAK MIDIR?
B. TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERLE ÇATIŞMA NOKTALARI
Üçüncü Bölüm
İdarenin Kent Estetiği Alanına İlişkin Faaliyetleri
I. İDARİ KOLLUK DIŞINDA KENT ESTETİĞİNİ SAĞLAMAYA YÖNELİK İDARİ FAALİYETLER
II. İDARİ KOLLUK FAALİYETİ
A. İDARİ KOLLUK FAALİYETİNİN AMACI OLARAK KAMU DÜZENİ
B. MEVZUAT VE UYGULAMADAN ÖRNEKLERLE ESTETİK KOLLUK USULLERİ
C. İLKELER VE ÖNERİLER
SONUÇ
KAYNAKÇA