Bu çalışmanın konusunu oluşturan TV program formatlarının niteliği ve korunabilirliği sorunu da, fikri mülkiyet hukuku bağlamında, son zamanlarda en çok tartışılan konular arasında yer almaktadır. Tartışmalar sadece Türkiye'ye özgü olmayıp, Avrupa ülkeleri dahil dünyanın birçok ülkesinde değişik boyutlarda cereyan etmektedir. Çeşitli ülkelerdeki öğreti ve yargı kararlarıyla varılan sonuçlar arasında da bir yeknesaklık mevcut değildir. Bu tartışmalar, koruma kapsamına girmeyen bir fikir veya yöntem ile eserin korunan parçasını ve içeriğini birbirinden ayırmanın güç olduğunu göstermektedir. Konu üzerinde Türk öğretisinde de bir ortak kanaat oluşmuş değildir. Yargıtay ise, somut olaya bağlı olarak TV program formatlarının korunacağını kabul etmekte, fakat korumanın ilkelerine yer vermemektedir.
Bununla birlikte, Türkiye'deki büyük TV kanallarının, TV program formatlarını içeren yayınları genellikle prime-timeda yayınlandığı görülmektedir. Bu yayınların birçoğuna, yabancı ülkelerden lisans alınmakta veya az ya da çok rakip kanallarda yayınlanan formatlara benzeyen formatlar geliştirilmektedir. TV kuruluşları genellikle bu formatların hukuken korunduğu düşüncesinden hareket ederek, ulusal ya da uluslararası lisanslama yöntemini tercih etmektedir. Sorunun ekonomik boyutu göz önüne getirildiğinde, bu konunun hukuki açıdan ele alınması, tartışılması ve çözümler önerilmesinin ne derece büyük önem taşıdığı anlaşılmaktadır.
Önsöz'den